bugün

entry'ler (40)

nova prospekt

(bkz: niyetimiz zarar vermek değil video çekip gidicez)
(bkz: can geri dönelim can)
(bkz: abi o ses neydi ya)
(bkz: abi bunu bana açıklar mısın)
(bkz: evliya çarpsın ilk defa böyle bir şey oluyo)

hamallık yapan yatalak ezik babadan utanmak

troll olduğunu bile bile buraya sayfalarca yazı dökecek kadar utandığım başlıktır, ancak şu var ki, babasına karşı değil sevgi; içgüdüsü bile olmayan adama kitap yazsan fayda etmeyecektir.

selectra

4-5 gündür 50 mg lığına yarım olarak başladığım ilaç. bu süre zarfında çok iyiydim, nedense bu akşam gerçek hislerimi bastırmama engel olamadı, ağlamama engel olamadı bugün. Bendeki tek olumsuz yanı çok dalgınlık, unutkanlık yapıyor. onun haricinde getirisi götürüsünden fazla olduğu için şu sıralar kullanıma devam edeceğim ilaç.

sinekler yazar olsa açacakları başlıklar

(bkz: yazarların sen sevdiği kan grubu)
(bkz: insanlarda favori ten renginiz)
(bkz: ideal hava sıcaklığı sorunsalı)

çocukken yapılan salaklıklar

oyuncak bebeğin dişlerine "fırçalarken inandırıcı olsun" diye çikolata sürmek, sonra fırçalayamadan banyoda unutmak. ardından gece görünce "bu bok yemiş" diye ağlamak...

rime of the ancient mariner

gelmiş geçmiş sevdiğim tek şiir olabilir, ilk defa bir anlam yükleyebildiğim şiirdir. iyi rüzgarlar estirdiğine inanılan albatros kuşunu öldüren yaşlı bir gemicinin lanetlenmesiyle alakalıdır. ölmek isteyen ama ölemeyen insanı anlatır. şu dizesi çok önemlidir "su, her yer su, içecek tek bir damla yok." kısacası yaşam bu adama göre bir cezadır. çaresizliği bu kadar güzel anlatan başka bir şiir bilmem. hatta başka bir şiir bilmem. ayrıca şarkısı da en sevdiğim şarkılardan birisidir.

haydi nickini bir fotoğrafla anlat demek

görsel

uyumak dışında gece nasıl geçer

aklımdan çıkarmaya çalıştığım kişi rüyalarımda bana sarılıp saçlarımı kokluyorsa, uyumak dışında her şey mubahtır.

kızlar ikiye ayrılır cem garipoğlu

komik olmaktan öte iğrenç olan söylemdir.

kendini özlemek

ben en çok kendimi seviyorum, ve de doğal olarak kendimi özlüyorum. beni ben olmaktan alıkoyan şeylerdense bir şekilde nefret ediyorum. aslında insanlar kendilerini olumsuz yönde değiştiren şeylerden nefret eder ya; bana fark etmiyor, bugün iyi değiştirenin yarın kötü değiştirmeyeceği de aşikar değil. mesele kötülükte değil zaten; kötüsüz yaşam mı olur?
bir şeye çok kapılmayı sevmiyorum bu sebeple. dünyaya ait olan her şey gidecektir ve hiç bir şey elimde değildir. elimde olan yegane şey ben'im, ben ise sadece kendim olabildiğim zaman anlamlıyım. dolayısıyla kendimi özletecek her şeyi hayatımdan çıkarmayı da akıl kârı buluyorum.

güne bir tavsiye bırak

korkmaktan korkma.

ders çalışmanın yan etkileri

kendim adına, ders çalıştığım masanın çekmecesinde gıdaya dair ne var ne yok silip süpürmekle baş gösteren yan etkidir.

yazarlar 6 yaşında olsa açılacak başlıklar

(bkz: şurup rutinim)

(bkz: sözlük yazarlarının favori oyuncakları)

(bkz: ağlamadan dediğini yaptırma yolları)

(bkz: annen mi baban mı yoksa cedric mi)

utancımızdan kimseye bahsetmediğimiz olaylar

her sınavda yanlış okuyan hocanın kağıtları okuması ardından kağıdıma baktım, bir sürü yanlış var. senin ben hoca diye kalktım yerimden. adamın da sınav kağıdımı kendi kontrol edeceği tuttu, ve 40 sorunun birinde bile hata çıkmadı. ardından tüm devamsızlığımı kullanıp 1 ay dersine gitmemiştim. trendy dergisi yayınlansa utandıran anlar köşesine kesin yollardım.

öldürüleceğini söyleyen donanımhaber üyesi

sanki celal babanın hüküm sürdüğü bir ülkede yaşıyormuşuz gibi, elini kolunu sallayan insanların yaşamına böyle müdahale edebiliyor. gerçekten yazık, ilgili mercilerin ilgisizliklerine daha da yazık.

sözlük yazarlarının ilişki durumu

tam mutluluğu bulmuşken elinden kaçıran bir platonik.

kaybetmenin güzel yanı

acıyı öğreniyorsun, hayatın o şımarıklıktan ibaret olmadığını öğreniyorsun. can yakarsan canının yanabileceğini öğreniyorsun. ve bir şansın daha olsa kaybetmemek için neleri verebileceğini gözden geçiriyorsun. iğrençleşmediği için de aslında ne kadar önemli bi insanı kaybettiğini anlıyorsun.

biriyle bankta 1saat oturma hakkın olsa kim olurdu

"o" nunla. konuşmak yok, oturalım yeter.

öldüm sözlük

edite gerek olmadan, entry olarak söylediğim önerme, öldüm sözlük. gömülmemiş olmak yaşadığımız anlamına gelmez.

zeki insanların en belirgin özelliği

takıntılı olmaları diye bildiğim özellik.